YAHUDİLİKTE TEMEL KAVRAMLAR / İslâm ve Yahudiler {2}

Kalp doktoruDünyanın en ünlü kalp doktoru De Bakey`in arabası bozulmuş. Arabasını tamire götürmüş. Tamirci arabasının kaputunu açmış ve De Bakey`e dönerek:- Ben ve siz neredeyse aynı işi yapıyoruz. Mesela ben şimdi itina ile kaputu açacağım ve bir bakışta problemin nerede olduğunu anlayacağım; kapakçıkları te

Kavram
9 Ocak 2008 Çarşamba

Yusuf BESALEL

Topluca ibadet edilen sinagog (havra) resim ve heykel içermez. Sinagoga mütevazı elbiseyle girmek ve başı örtmek gerekir. Musevi erkekleri başlarına “kipa” denilen ve takkeye benzer bir başlık giyerler. Evli kadınlar da başlarını örtülü tutarlar. Kadınlar, erkeklerden ayrı bir bölümde otururlar. Bu özellikler islâm’la benzerlik gösterir.
Gerek İslâm’da gerekse Yahudilik’te, Hıristiyanlık’ta olduğu gibi din adamları bir ruhban sınıfı oluşturmazlar. Ayrıca İslâm’da ibadetlerde “niyet”, Yahudilik’te “kavana” olarak belirtilen niyet, dua ederken elzem olan bir husustur. Kulun Tanrı’yla ve kulun kullarla olan ilişkilerini düzenleyen ve ibadet, alışveriş, boşanma, miras, sözleşmeler, vb. konulardaki hükümler topluluğu, İslâm’da “Şeriat”, Yahudilik’te “Alaha” tabiri ile ifade edilir.
İslâm’ın beş şartı arasında yer alan oruç ve zekat, değişik şekillerde olmakla beraber, Musevilik’te de yer alır. Musevilik’te başlıca oruç olan Yom Kipur, Tişri ayının onuna isabet eder ve arife günü akşamından başlayı, ertesi günün akşamına dek 25 saat kadar sürer. Tsedaka (bağış, sadaka, yardım) ise, Yahudi’inin vazgeçilmez bir dinsel görevidir. Her iki dinde komşu sevgisi çok önemlidir. İslâm’da ölü (boğazlanmamış) hayvanın etini, akan kanı, domuz etini yemek haramdır. (Kuran-ı Kerim 2/173) adı geçen şeyler, Musevilik’teki gıda (kaşerut) kurallarına göre yasaktır. Özel hallerinin bitiminde 7 gün sonra kadınların daldığı bir havuz olan mikve ise, İslâm’da yoktur. Öte yandan İslâm’da yer alan erkek çocukların sünnet edilmesi, uygulama şekli ve zamanı değişik olmakla beraber, Musevilik’te de mevcuttur. Musevilik ve İslâm’in inanç, ibadet ve ahlâk ilkeleri bakımından zikredilenler dahil birçok noktalarının ortak olması bu iki dinin mensuplarının asırlarca bir arada sorunsuz olarak yaşamalarında etkili olmuştur.
Ayrıca Kuran-ı Kerim’de Hz. Musa’dan çok sayıda ayette söz edilir. En önemli özelliği, Adem’den başlayarak bazı peygamberlere sahifeler (sühuf), bazılarına da sözle bildirilen Tanrı buyruklarını büyük bir “Kitap” ile alan ilk peygamber oluşudur ve Kuran’da Hz. Musa’dan bir takım sosyal olayların izahı için söz edilir.
Kadının örtünmesi, her iki dinde de önemlidir. Musevilik’te hem Biblik, hem Talmudik dönemlerde kadınların başlarını örtmesi geleneği vardır. Günümüzde Ultra-Ortodoks kadınlar bu geleneğe uymaktadır. İslâm’da bir erkeğin dört kadına kadar eşi olabilir. Musevilik’te ise bir erkek bakabileceği kadar kadınla evlenebilir. Ancak M.S. 1000 yılında Rabenu Gerşom’un talimatıyla, bir erkek birden fazla kadınla evlenemez oldu. Boşanmanın gerçekleşmesi için erkeğin “get” adı verilen ilâmı vermesi gereklidir.
Kadının şahitliğinin değerinin İslâm’da erkeğin şahitliğine göre daha özellikli bir durumu vardır: “Erkeklerinizden iki de tanık yapın. İki erkek olmazsa, biri unuttuğu vakit, öbürünün hatırlatması için razı geleceğiniz kimselerden bir erkekle iki kadın tanık olsun.” (Bakara Suresi, 282. Ayet). Talmud’a göre (Mişna, Şevuot, 4:1) şahitlik için yemin etme erkeklere mahsus olup, kadınları kapsamamaktadır. Bunun kaynakçası da Tora’daki (Levililer, 19:17) şahitler ile ilgili bir pasuktur: “Ve iki erkek (şahit olarak) bulunacaklar.”
Yahudi mistisizmi Kabalizm ile İslâm mistisizmi Tasavvuf arasında paraleller bulmak da mümkündür. Tasavvuf, özü itibarıyla; tövbe, benliğin kurban edilmesi ve nefsani şeyleri Allah yoluna fedayı teşkil eden bir sistemdir. Keza Kabalist; aklını, bedenini ve ruhunu ne kadar çok arındırırsa, Tanrı’ya o kadar benzer, sonunda insan şuurunun ulaşabileceği en yüksek mertebe olan Tanrı’ya yedi kapıdan geçerek ve sevgiyle ulaşacaktır. Müslüman mistikleri tarafından etkilenen, Arapça yazan ve 11. Yüzyılda yaşayan Bahya İbn Pekuda’nın öğretileri, beşyüz yıl sonra Kuzey Galile’deki Safed kasabasındaki mistik bir kardeşlik gurubu tarafından, ortak yaşam temeli üzerine kurulmuş bir cemaat düzenine de bağlanmıştır.

devam edecek...
Kaynakça: "Yahudilik
Ansiklopedisi", Cilt I, II, III
Yusuf Besalel